24 Ağustos 2015 Pazartesi

Çocuğum ilkokula hazır mı? İlkokula başlayacak olan çocukların genel gelişimsel özellikleri

Çocuğunuzun okula uyum sağlayabilmesi için çeşitli duygusal ve davranışsal göstergeler de göz önünde bulundurulmalıdır; çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişim düzeyi okula uyum sağlamada göz ardı edilmemelidir. 

 Her çocuğun gelişiminin birbirinden farklı olduğunu unutmayınız. Ancak, okula başlarken çocuğunuzun her bir gelişim alanına özgü temel göstergelerin ne kadarını sergilediğini değerlendirmeniz, onun gelişiminde eksik kalan yanları öğrenmeniz açısından da önemlidir. Bu nedenle aşağıda bu yaş grubuna ait özelliklere yer verilmiştir. Bu gelişim özelliklerini çocuğunuzu düşünerek dikkatle okuyunuz. Lütfen çocuğunuzu değerlendirirken onun değerli ve eşsiz olduğunu unutmayınız.

Bir çocuk 'hayır' kelimesini duyduğunda öfkesini kontrol edebiliyor, sırasını bekleyebiliyor ve başkalarının haklarına saygı gösterebiliyorsa , bu onun sosyal ve akademik hayata hazır olduğunun güçlü bir göstergesidir. Bu beceriler, ilerideki öğrenme ve ilişki kurma süreçlerinin temelini oluşturur.





İlkokul 1. Sınıf Uyum Süreci Ebeveynlere Notlar ve Öneriler


Merhaba. Sizler şu günlerde çocuğunuzun okula başlamasının gururu içindesiniz. Uzun yıllar sürecek eğitim öğretim hayatının başlangıcı olan ilkokul birinci sınıf siz ve çocuğunuz için farklı yaşantıları içermektedir. Anasınıfı, kreş ya da ev yaşantısından farklı olarak çocuğunuz ders saatleri ile karşılaşacak, gelişim ve öğrenmesini güçlendirecek çalışmalar yapacaktır. Ev çalışmaları, okuma yazma öğrenme gibi farklı eğitim sürecine gireceklerdir. Onu, okula başlamadan önce bu duruma hazırlamak gerekecektir. 

Örneğin; çocuğunuz anasınıfına giderken, sınıfta oyun oynadıkları için ilkokulu da oyun oynanacak yer olarak algılayıp hayal kırıklığı yaşayabilirler. Bu nedenle ona ilkokulun nasıl bir yer olduğunu, okuma yazma, matematiksel işlemler gibi önemli öğrenme süreçlerine gireceğini açıklayın. Tüm bunların yanında ilkokulun eğlenceli bir süreç olduğunu da vurgulayın. 

1) Uyum nedir, neler “normal”dir?

  1. sınıf, çocuğun hayatındaki ilk büyük geçişlerden biridir. İlk haftalarda:

  • Sabah ayrılmada zorlanma, mide-karın ağrısı, sessizleşme/iştahsızlık,

  • Eve gelince duygusal boşalma (ağlama/öfke),

  • “Okula gitmek istemiyorum.” gibi cümleler geçici olabilir.
    Bu tepkiler genelde 2–6 hafta içinde azalır. Süre uzar ya da şiddetlenirse öğretmeniyle görüşün.

2) İlk günler için güçlü başlangıç ritüelleri

  • Kısa ve net vedalaşma: “Seni 12.30’da kapıda karşılayacağım. Güle güle, keyifli dersler!” (Uzatılan vedalar kaygıyı artırır.)

  • Ayrılık cümleleri: “Korkman normal, yeni şeyler bazen ürkütür; ben de heyecanlıyım ve sana güveniyorum.”

  • Somut buluşma planı: Nerede, kim alacak, saat kaçta — her gün aynı düzen.

  • Okul hakkında olumlu, gerçekçi dil: “Okul eğlenceli bir oyun parkı” değil; “Öğrenip büyüdüğün yer.”

3) Ev rutini: düzen güven verir

  • Uyku: 9–11 saat; mümkünse aynı saatlerde yat-kalk.

  • Sabah akışı (15 dk): Tuvalet–yüz–diş, kahvaltı, çanta kontrol, çıkış.

  • Akşam akışı (30–40 dk): Atıştırmalık+sohbet → serbest oyun → kısa tekrar/okuma → hazırlık.

  • Ekran: Hafta içi toplam 30–45 dk’yı, mümkünse okul sonrası değil akşamdan önce.

  • Çanta & kıyafet: Birlikte hazırlayın; sorumluluğu yavaşça çocuğa devredin.

4) Duyguları düzenlemeyi öğretin

  • Adlandır–yansıt–yol göster: “Sabah ayrılırken kalbin hızlı çarpıyor (adlandır). Böyle hissetmen normal (yansıt). İstersen kapıda üç derin nefes alalım (yol).”

  • Modelleme: Siz sakin kalırsanız çocuk duygusal “aynalama” ile sakinleşir.

  • Minik rahatlatıcılar: Su içme, 5’e kadar nefes, minik bir “ayrılık kartı” (cebe kalp çizimi).

5) Öğrenme kültürü: “yarım adım kuralı”

  • Okuma-yazma: Her gün 10–15 dk. keyifli okuma; akıcı okuma kadar anlam kurma soruları sorun.

  • Ödevde rolünüz: Hatırlatın, ortam sağlayın; yerine yapmayın. Yardım seviyesini her hafta “yarım adım” azaltın.

  • Çalışma köşesi: Sessiz, kısa süreli, düzenli.

6) Sosyal uyum ve arkadaşlık

  • Oyun randevuları: İlk ayda 1–2 kısa (60–90 dk) buluşma harikadır.

  • Çatışma çözümü 3 adım: Duyguyu söyle → İsteği netleştir → Çözüm öner.
    “Öfkelendin, aynı oyuncağı istiyorsun. Sırayla 5’er dakika olur mu?”

7) Öğretmen-veli iletişimi

  • Tek kanal–net saat: Belirlenmiş iletişim saatleri ve kanalı (iletişim defteri/uygulama/WhatsApp).

  • 3–2–1 geri bildirim modeli: 3 güçlü yan, 2 gelişim alanı, 1 ortak eylem.

  • Sorunlarda önce sınıf öğretmeni → gerekirse rehberlik → idare.

8) Sağlık ve güvenlik

  • Tuvalet bağımsızlığı, hijyen, mendil/su alışkanlığı.

  • Alerjiler ve ilaçlar: Yazılı bilgilendirme + takip.

  • Eşyaları etiketleyin.

9) Sık yapılan hatalar (kaçının)

  • Kıyaslama: “Kuzeni daha hızlı öğrenmiş.” yerine “Sen her gün biraz daha ilerliyorsun.”

  • Aşırı yardım/koruma: Sorumluluğu almasına engel olur.

  • Tehdit-rüşvet dili: “Ağlarsan geri dönmem.” yerine “Ağlayabilirsin, birlikte nefes alıp sınıfa gireceğiz.”

  • Tutarsızlık: Kurallar gün-gün değişirse kaygı artar.

10) Ne zaman destek isteyelim? (Kırmızı bayraklar)

  • 6 haftayı aşan şiddetli ayrılma kaygısı, okula gitmeyi reddetme, sürekli bedensel yakınmalar, uyku-iştah belirgin bozulması, yoğun regresyon (alt ıslatma vb.).
    Bu durumlarda öğretmen ve rehberlik servisiyle erken temas çok kıymetlidir.

11) İlk 6 hafta hedef haritası (özet)

  • 1. hafta: Ayrılık ritüeli, sınıf kuralları, temel ihtiyaçlar.

  • 2. hafta: Basit sorumluluklar (çantayı birlikte toplamak).

  • 3. hafta: Okuma alışkanlığını başlatmak (günlük 10 dk).

  • 4. hafta: Oyun randevusu, duyguları adlandırma.

  • 5. hafta: Ödevde bağımsızlıkta “yarım adım” daha.

  • 6. hafta: Rutinlerin oturması; güçlü yanları kutlama.

12) Hazır cümleler (evde kullanın)

  • “Zorlandığını görüyorum; zor şeyler büyütür.”

  • “Bugünün küçük adımı ne olsun?”

  • “Hatasız öğrenme olmaz; hatalar merdivenin basamağı.”

13) Sabah–Akşam mini kontrol listesi

Sabah: Kahvaltı • Su matarası • Defter-kitap • Okula götürülecek araç gereçler • Vedalaşma cümlesi
Akşam: Serbest oyun • Kısa tekrar/okuma • Ertesi güne hazırlık • Erken uyku

  1.  Ayrılık kaygısını normalleştirmek
  2. Rutinler oluşturmak
  3. Öğretmen ile iş birliği sağlamak
  4. Olumlu beklentiler oluşturmak ve model olmak
  5. Geçiş nesnesi kullanmak
  6. Evde oynanan oyunlarla sürece hazırlamak
  7. Çocuğun duygularını kabul etmek
  8. Kademeli uyum sürecinden faydalanmak

  1.  Ayrılık kaygısını normalleştirmek : Çocukların okula başladıklarında ayrılık kaygısı yaşamaları son derece doğaldır. Araştırmalar çocukların güvenli bağlanma figürlerinden ayrıldıklarında kaygı hissetmelerinin gelişimsel bir süreç olduğunu vurgular. Ebeveynin kaygısını çocuğa yansıtmaması çok önemlidir. Çocuğa "Korkma" yerine "Biliyorum benim yanımda olmak istiyorsun, ama senin için çok güzel bir gün olacak" gibi kabul edici cümleler önerilir.
  2. Rutinler oluşturmak: Rutinler, çocukların güven duygusunu artırır. Her gün için vedalaşma rutini oluşturmak çocuğun kontrol duygusunu güçlendirir. Uzatılmış vedalaşmalardan kaçınmak, kısa ve net ayrılıklar yaşamak önerilir.
  3. Öğretmen ile iş birliği sağlamak: Uyum sürecinde ebeveyn-öğretmen iletişimi en kritik noktalardan biridir. Çocuğun evdeki alışkanlıkları, sevdiği oyunlar ya da sakinleşme yöntemleri öğretmenle paylaşılmalıdır. Bu, öğretmenin sınıfta çocuğa daha kolay destek olmasını sağlar.
  4. Olumlu beklentiler oluşturmak ve model olmak: "Okulda çok eğleneceksin, yeni arkadaşların olacak, öğretmeninizle her gün birbirinden farklı etkinlikler yapacaksınız" gibi olumlu mesajlar çocuğun güvenini artırır. Ebeveynin kaygılı, suçluluk duyan ya da olumsuz sözleri çocuğun uyumunu zorlaştırır.
  5. Geçiş nesnesi kullanmak: Çocukların ayrılık kaygısıyla başa çıkmak için yanlarında küçük bir oyuncak ya da sevdiği bir eşyayı bulundurmasına fırsat verilebilir. Geçiş nesneleri, çocukların tanımadıkları ortamda kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı olur; bu da okula uyum sürecini kolaylaştıran bir faktördür.
  6. Evde oynanan oyunlarla sürece hazırlamak: Okul başlamadan önce "rol yapma oyunları” ile sınıf ortamı canlandırılabilir. Böylece çocuğun zihninde okul ortamı somutlaşır, belirsizlik azalır. Çocuk için ilk gün “şok” değil, tanıdık bir süreç olur.
  7. Çocuğun duygularını kabul etmek: Çocuk ağladığında ya da öfkelendiğinde "Ağlama! Herkes sana bakıyor. Bak senden başka ağlayan yok. " gibi bastırıcı tepkiler yerine, "Senin için zor olduğunu biliyorum, seni anlıyorum" gibi cümleler kurmak çocuğu daha çok sakinleştirir.
  8. Kademeli uyum sürecinden faydalanmak: Kademeli başlangıç (ilk gün kısa süre, sonra giderek artırma) çocukların daha sağlıklı adapte olmasını sağlar. Ebeveynlerin, öğretmenin rehberliğinde bu sürece sabırlı yaklaşması önerilir.



16 Ağustos 2015 Pazar

Çocuğunuzu önden önden ilerletmeye çalışıp da çocuğun kendi keşfetmesinden yaşayacağı zevki elinden almayın. LÜTFEN LÜTFEN LÜTFENNN

 

1. SINIF VELİLERİMİZE ALTIN TAVSİYELER

1. Bağcıklı ayakkabı yerine…

Cırt cırtlı ayakkabı alın. Bağcıklı ayakkabıların bağcığı bir süre sonra açılıyor. Çocuğunuz bu açılmış bağcıklarla tuvalete giriyor. O bağcıklar tuvalette her yerde sürükleniyor. Islanıyor, artık ne ile ıslandığını siz düşünün... İsterseniz bağcık bağlamayı öğretin siz bilirsiniz.

2. Etiket önemli
Sadece defter ve kitaplara değil, kalem, kalem kutusu, silgi, kalemtıraş, abaküs vb. tüm araç gereçlere etiket yapıştırın.

Neden diyeceksiniz, biliyoruz. Çünkü sınıfta kalemini kaybeden iki kişi varsa ve ortada kime ait olduğu belli olmayan (etiketsiz) bir kurşun kalem dolanıyorsa, bu durum kıyametin kopmasına sebep olabiliyor. Biz "Amaaan bunu mu dert ediyorlar!" diyoruz ama bu onlar için büyük bir sorun. 

Bazen de üzerinde etiket olsa bile kendi kalemini tanımıyor çocuk, ne kadar bu senin kalemin desem de kalemi almıyor. Hepsi gidince yerdeki kalem silgileri görseniz keşke. Lütfen eşyalarını tek başınıza alıp, tek başınıza etiketleyip, tek başınıza çocuğun çantasına koymayın. Çocuk eşyasını tanısın.

3. Peki ya kap?
Kaplayın tabii defterleri, kitapları. Daha güzel ve düzenli görünüyorlar çünkü. Ama dikkat etmeniz gereken bir nokta var: Çocuklar henüz okumayı bilmiyorlar ve kullandığınız kap, kitap kapağını gösterecek kadar şeffaf olmalı. Öğretmen ilk haftalar sınıfta "Çocuklar hayat bilgisi kitaplarınızı çıkarın lütfen" demeyecek, "Kırmızı kitabı çıkarın" ya da "1 numara yazan kitabı çıkarın" diyecek.

4. Kalem kutusu
Bu malzemeyi alırken dikkat etmeniz tek bir altın kural var: Yere düşünce tangır tungur ses çıkarmaması gereken bir kalem kutusu almalısınız, yani bez kalem kutusu. Zira ses çıkaran bir kalem kutusu hem öğretmenin hem de diğer öğrencilerin dikkatini dağıtıyor. Zaten ortalama 5-10 dakika dikkatlerini bir konuya verebilen bu yaştaki çocukların dikkati bir dağıldı mı, tekrar toparlamak öğretmen açısından çok zor oluyor.

5. Çanta
Tekerlekli bir çanta çocuğunuzun işini çok kolaylaştıracaktır ama siz yine de tekerleksiz, çocuğunuzun yaşına uygun küçük bir çanta seçin. Çünkü içine çok eşya koymak zorunda kalmayacaksa, çantayı sırtında taşımayı tercih edebilir sizin ufaklık.

6. Servisle mi gitsin, biz mi götürelim?
Servisle giderse ilk birkaç gün alışması için onu okula siz bırakabilirsiniz ama hem sosyalleşmesi hem de özgüven gelişimi açısından servis kullanabilir. Eğer çocuğu siz alacaksanız mutlaka en az 15 dakika önce okulda olun. İlk günlerde 1. sınıflar okul curcunasında kaybolmasın diye bahçeye erken indirilir.

7. "Bugün çıkışta servise binme olur mu?"
Olur da bir gün okul çıkışı çocuğunuzu almaya karar verirseniz, lütfen vaktinde orada olun. Annesi/babası vaktinde gelmeyen çocuk çok iyi şeyler hissetmiyor. Artı çocuğunuz karşısında güven kaybı yaşamış oluyorsunuz, ki bunu sakın küçümsemeyin. Bu tarz "küçük" kayıplar birikerek buz dağına dönüşebilir.

8. En büyük kâbus: Ödevler

Normalde ben 1. sınıfta eve ödev vermem. Çocuk eğer okulda ders esnasında görevini uygun şekilde yerine getirirse evde ödevi olmaz. Tabi ki her çocuk farklı yetiştirilmiş olarak bize geliyor... Eğer çocuğunuz okulda yazması gerekenleri bitirememişse evde tamamlamasını isteyeceğim.

Eğer bebekliğinden itibaren belli düzeyde bir sorumluluk aşılamışsanız ödevlerle ilgili sadece ufak tefek sıkıntılar yaşarsınız. Fakat çocuğunuzun alması gereken sorumlulukları siz almışsanız ve ona hiçbir şey yaptırmamışsanız vay halinize! Bu durumda yapabileceğiniz en iyi şey hemen ona küçük sorumluluklar vermektir. Sınıf öğretmeninden ve okulun rehberlik biriminden destek alabilirsiniz. Ödevleri yaparken de mutlaka yönlendirici olun, cevabı söylemeyin. Bu, çocuğunuzun hazıra alışmasına sebep olur. Bırakın cevabı kendi bulsun.

9. Ödev Kâbusu 2
Ödev konusunda karşılaşacağınız bir diğer sıkıntı da, çocuğunuzun ödevini yapmak istememesi durumudur. Böyle bir durumla karşılaşırsanız ayaklarınız yere sağlam basmalı ve hiçbir şekilde tavrınızdan ödün vermemelisiniz. Bu durumda yapmanız gereken şey kesinlikle ödevi onun yerine sizin yapmanız değildir. Öğrencimin defterine nokta bile KOYAMAZSINIZ.
Bu konuyu yetişkin iki birey gibi konuşabilirsiniz öncelikle. Neden yapmak istemediğini, onu neyin yorduğunu ya da hangi durumlarda zorlandığını sorabilirsiniz; verdiği yanıtları da can kulağıyla dinlemeniz şartıyla tabii. İlle de yapmayacağım diye inat ediyorsa, bırakın yapmasın. Okula gittiğinde yerine getirmediği bu sorumlulukla ilgili öğretmeniyle yüzleşsin. Siz de öğretmenle iletişime geçmeyi sakın ihmal etmeyin bu arada. Unutmayın, özellikle bu sınıf düzeyinde karşılaştığınız her sorunu öğretmenle işbirliği yaparak çözebilirsiniz. Aynı durum öğretmen için de geçerli.

10. "Tamam, hem izle hem ödevini yap"
Bu çok yanlış bir yaklaşım. Televizyon zaten eğitimciler tarafından onaylanan bir araç değildir. Ödevini TV karşısında yapması, sorumluluğunu tam olarak yerine getirememesine ve ödevin "öğrenilen konuyu pekiştirme" amacından sapılmasına sebep olur.

11. İletişim her şeydir
Öğretmenle her daim iletişimde olun. Öğretmene de her türlü olumlu ya da olumsuz durumu size anlatabileceği mesajı verin. Düzenlenen veli toplantılarına mutlaka katılın.

12.Önemli noktalardan biri de, öğretmenle görüşmek için randevu almışsanız, lütfen randevu saatine uyun. Olur da bir aksilik çıkmışsa ve randevuya gidemeyecekseniz, mutlaka öğretmeni/okulu bu durumdan haberdar edin.

13. "Ayy ayakkabı bağlamayı da okulda öğrensin ayol!"
Çocuğun, ayakkabı bağcıklarını bağlamak, tuvalet ihtiyacını gidermek gibi aile içinde kazanması gereken davranışları, okulda kazanması gerekiyormuş gibi algılamayın. Çocuğunuz okula başlamış olabilir ama bazı davranışların sorumluluğu hâlâ sizin üzerinizde. Okul başlamadan önce normal alaturka tuvalet kullanmayı öğretin.

14. Çok ödev veriyorsa iyi öğretmendir yanılgısı
Öğretmenin iyi bir öğretmen olup olmadığına, verdiği ödev miktarına bakarak karar vermeyin. Bu büyük bir yanılgıdır. Haa çocuğum masa başından kalkmasın, beni de meşgul etmesin diyorsanız o başka. Konu okulda öğrenilir, evde değil. Ödev miktarının çokluğu, öğretmenin iyi bir öğretmen olduğuna işaret etmez. Bu konuyu bir de çocuğunuz açısından değerlendirmeye çalışın. Şimdiye kadar oyun oynamak dışında hiçbir sorumluluğu olmayan 6-7 yaşlarında bir küçük insan, bir anda kendini çalışma kâğıtlarının arasında buluyor. Kendinizi onun yerine koyun! Ve lütfen evde kendiniz ödev uydurmayın... Çocuğun okulda ve evde farklı yöntemlerle öğrenmesi ileride çok büyük sorunlar yaşamanıza sebep olacaktır...

15. Tatil mi? Ne tatili!
Unutun gitsin, özellikle de ilk dönem. Harf öğretimi sırasında tatile gitmeniz demek, okuma-yazma sürecine barut döküp kibriti çakmanız demektir. O arada oluşan boşluğu hiçbir zaman tam anlamıyla dolduramazsınız. Siz tatildeyken çocuğunuz sadece harflerden geri kalmayacak. Unutmayın, bu sadece bir okuma-yazma süreci değil. Çocuğunuz bir gün bile okula gelmezse çok şey kaçıracaktır. Hasta olmaması için elinizden geleni yapın lütfen. 

16. "Ze" değil "Zzz"
Anne babaların en sık yaptığı hatalardan biridir bu. Çocuklar harfleri öğrenirken "me, ke, te" diye öğrenmiyorlar, yani o an öğrendikleri harfin önüne "e" harfi getirmiyorlar. Evde destek çalışması yaparken harflerin önüne "e" harfi koymadan okumaya alışırsanız iyi edersiniz. Ayrıca zzzzzzzzzzzzz diye uzatmıyoruz... LÜTFEN BU İŞİ ÖĞRETMENE BIRAKIN.


17. "Sen niye Deniz kadar hızlı değilsin Sude?!"
Olmasına gerek yok zaten. Çok klişe bir söz olacak ama unutmayın "Her çocuk birbirinden farklıdır". Nasıl ki yürümeye başladıkları, diş çıkardıkları ya da tuvalet ihtiyaçlarını dile getirdikleri zamanlar farklıysa okumaya tam anlamıyla geçtikleri zamanlar ve okuma hızları da farklılık arz edecektir; bu da çok normaldir. Sakın ola ki bu konuda çocuğunuzu başka çocuklarla karşılaştırmaya kalkmayın. Böyle hassas bir süreçte, ona yapacağınız en büyük kötülük olur bu. İlle de bir karşılaştırma yapmak istiyorsanız, çocuğunuzu kendi süreçleri içinde karşılaştırın. Bir hafta önce nasıldı şimdi nasıl buna bakın. Ki zaten ben size haftalık gelişimleri ile ilgili bilgi vereceğim.

18. "E ben okuyorum artık!"
Çocuğunuz bunu ortamlarda dile getirmeyecek ama okumayı öğrendikten sonra muhtemelen hissettiği bu olacak. Üzgünüz, çocuğunuzun 1. sınıfın başlarındaki heyecanıyla sonlarındaki heyecanı aynı olmayacak. İlk zamanlardaki "Yaşasın okuyorum!" heyecanı yerini zamanla "Aman bu muymuş okumak!" sıradanlığına bırakacaktır, şaşırmayın. Onun bu heyecanı normal düzeylere indikten sonra ne yapılması gerektiği ise hemen alttaki maddede yazılı.

19. Amaç okumayı öğrenmek/öğretmek değil…
Asıl amaç çocukları okuryazar yapmak. Şundan şüpheniz olmasın, okuma-yazma öğrenmek/öğretmek dışarıdan göründüğü kadar zor bir iş değil. Asıl önemli olan bu süreci, yani kitap okuma eylemini, sürekli hale getirmek. Bunun da tek bir yolu var: Kitabı çocuk açısından vazgeçilmez kılmak.

Bu sadece öğretmenin yapabileceği bir iş değil. Anne-babanın da bu süreçte kitapla içli dışlı olması gerekiyor. Çünkü çocuk gördüğünü uygular, duyduğunu değil. Birlikte kitap okuma saatleri ayarlayın falan demeyeceğiz, bu zaten çok klasik. Aynı anda kitap okumanız şart değil, böyle bir kural yok.

Yapmanız gereken tek şey kitabı evinizden ve dünyanızdan hiç eksik etmemek. O evde yaşayan çocuk, kitapların anne babasının hayatının vazgeçilmez bir parçası olduğunu fark etmeli. Bu da ancak evde küçük çaplı da olsa bir kütüphanenin bulunması ve bu kütüphanenin aktif olarak kullanılmasıyla mümkün. Bir de kitap okumak keyif işidir. Çocuğun okuduğu kitabı kendisinin seçmesi, okumayı seçtiği ve bunun sorumluluğunu aldığı kitabı okumasını daha da kolaylaştıracak, keyifli hale getirecektir.

20. "Tamam hadi aç o zaman ağzını"
"1. sınıfa başladı ya, çok yoruluyor zavallı" diye düşünüp yemeğini siz yedirmeye kalkmayın. Bu, ona yapacağınız en büyük kötülüktür. Unutmayın, 1. sınıf sadece okuma-yazma öğrenilen basamak değildir. Sorumluluk alma, kendi eyleminden mesul olma, yaptığının arkasında durma, hatasını fark edip düzeltme vb. davranışların da kazandırıldığı ya da pekiştirildiği aşamadır. Onun sorumluluğunu siz yerine getirirseniz, bu sürece büyük bir darbe indirmiş olursunuz.

21. "Ay Elif'i çok sıktık ama…"
"Göksu'yu biraz daha serbest bırakalım diyoruz." 1. sınıfa ikinci çocuğunu veren aileler pek çok açıdan şanslı sayılır ama talihsiz oldukları bir yön varsa o da budur ve maalesef bu talihsizliği kendileri yaratır.

İlk çocuğunuz Elif'i, üzerinde baskı kurup, onu sürekli takip edip, ıcığını cıcığını sorgulayıp sorumluluk abidesi olarak yetiştirmiş olabilirsiniz. Ama bu, 1. sınıfa yeni başlayan Göksu üzerinde de aynı hatayı yapmanızı gerektirmez. Hele de Göksu'nun yerine getirmesi gereken sorumlulukları "Hadi kızım sen ablasın, büyüksün" deyip Elif'e yüklerseniz, Elif'in kardeşi Göksu'ya antipati beslemesini de göze almışsınız demektir. 

Ayrıca her çocuk gibi sizin iki çocuğunuz da birbirinden farklıdır. Öğretmenleri de farklıdır. Elif in öğretmeninin yaptıklarını Göksu nun öğretmeni yapmayabilir. Bu onu kötü öğretmen yapmaz. Her öğretmenin yöntemleri farklıdır. Çocuğunuzu kardeşiyle de, sınıfındaki arkadaşıyla da, diğer sınıftaki komşunun çocuğuyla da kıyaslamayın lütfen... Öğretmenlerini ASLA kıyaslamayın...

22. "Ay ağlayınca dayanamıyorum, ne yapayım"
Dayanacaksınız, bunun başka açıklaması yok. 1. sınıf hem öğrenci hem de ebeveyn açısından zorlu olabilir. Ama hem sizi hem de çocuğunuzu sonraki yıllarda rahat ettirecek davranışların (sorumluluk vb.) yerleşmesi için kararlılığınızı korumanız, ödün vermemeniz gerekiyor. Aksi takdirde, çocuğunuzun sizin zayıf yanınızı kullanmasına izin vermiş olursunuz.

Çok stres etmeyin, eğlenerek öğreneceğiz. Çocuk sorumluluğunu biliyorsa bu süreçten mutlaka zevk alacaktır. 

Çocuk süreçten zevk almıyorsa bir sıkıntı olabilir. Mutlaka sorumluluklarla ilgili bir çalışma yapmalısınız ve kararlı olmalısınız.

23. "Ağzından kerpetenle laf alıyoruz"
Dert etmeyin, olabilir. Eğer bebekliğinden itibaren sağlıklı bir iletişim kurmuşsanız ve kurduğunuz bu iletişime güveniyorsanız, ortada sizi ya da çocuğunuzu sıkıntıya sokacak bir durum yok demektir. Anlatmaması, şu durumlardan birisine işaret olabilir: 

1- Karşılaştığı sorunları kendisi çözebiliyor, size ihtiyaç duymuyor olabilir, 

2- Karşılaştığı sorunları öğretmeniyle işbirliği içinde çözüyor olabilir (gün içinde yaşanan sorun, en iyi "o an" çözülür, bu da öğretmenin elinde), 

3- Özellikle okula alıştıktan sonra gün içinde yaşadıklarını anlatmaya değer bulmuyor olabilir (rutine bindiği için sıradanlaşıyor çünkü) 

4- Daha önce anlatıyorduysa ve sonraki haftalarda anlatmamaya başladıysa, sizin onu dinleme şeklinizden hoşnut olmayabilir (Öyle ya, kim marul yıkama ya da ütü yapma eşliğinde dinlenmek ister ki? Göz temasını ciddiye alın lütfen!) Elbette bunların dışında da durumlar söz konusu olabilir. Bir sıkıntı olursa ben sizi bilgilendiririm zaten.

24. "Anne, biraz daha oturayım, lütfen"
Taviz vermemeniz gereken konulardan birisi de uyku saati. Çocuğunuzun uykusunu almış bir şekilde okula gelmesi, hem çocuğunuz hem de öğretmen açısından çok önemli. Gün içinde sınıfta uyuklayan öğrencinin bir şey öğrenmesi zor.

Bir de çocuğunuzun oflaya puflaya değil de gönül rahatlığıyla yatağına gidebilmesi için, uyumak zorunda olmayan kişilerin, uyuyan kişiye -yani çocuğunuza- cazip gelecek şeyler yapmaması -eğlenceli gürültülü aktiviteler gibi- onun uyku sürecini hızlandırır. Bir de yatış saatini aile içinde küçük bir toplantıyla belirleyebilirsiniz. Diş fırçalama, pijama giyme, kitap okuma gibi bir rutin oluşturun önemli olan saat 22.00 de ışıklar kapanmış olmalı.

25. "Sen herkesten üstünsün" alt metni
Kızlarınıza kontes, oğullarınıza kont muamelesi yapmayın. Çünkü okulda da aynı beklentiye giriyorlar çocuklar. Aynı muameleyi okulda da görmesi mümkün olmadığı için (öğretmen sınıfta kimseye ayrıcalık tanımamalı), bu "eşitlikçi" yaklaşım kont/kontes muamelesiyle büyüyen çocukları mutsuz ediyor. Bir de okulun ilk günü tüm sülaleyi toplayıp okula gitmeyin, bu da bir nevi kont/kontes yaklaşımıdır. Destek olmak adına sadece anne ve babanın bulunması yeterli.

26. Evde konuşulan evde kalır (mı?)
Çocuğunuzun yanında öğretmenle ya da okulla ilgili olumsuzlukları kesinlikle konuşmayın. Bu, hem çocuğun öğretmeninden soğumasına hem de öğrenme sürecinde aksaklıklar yaşanmasına sebep olur. Ayrıca siz sanıyor musunuz ki, evde konuştuklarınız evde kalıyor. Çocuklar bir bir anlatır evde olanı biteni öğretmenine.

27. "Okula gidersen sana…"
Bu yol yanlış. Okula gitmek istemeyen çocuğunuza okula gitmesi karşılığında ödül (rüşvet) vaat etmeyin. Çocuk maddi bir menfaat için okula gitmeyi tercih etmemeli, gitmesi gerektiği için tercih etmeli. Zaten bu bir tercih değil bunu bilmeli :)

Bu koşullarda alacağı bir maddi ödül, başka durumlarda da bu beklentiye girmesine sebep olacaktır. Çocuğu okula, arkadaşlarına, öğretmenine, oyuna ve eğlenceye duyduğu özlem sevk etmeli, Tablet telefon, iPad ya da PlayStation da değil.

28. "Hocam veliniz geldi, sizinle görüşmek istiyor"
Gelsin elbette, öğretmenle görüşsün tabii ki. Bu hem öğretmen, hem de veli açısından çok önemli. Ama öğretmenle görüşmeye "çat kapı" gitmeyin, randevu alın lütfen. Ders saati içerisinde öğretmenle konuşmaya çalışmayın. Görüşmek istiyorsanız okula erken gelin.

29. "Hocam bu saatte rahatsız ettim ama…"

Öğretmenden telefonla bilgi almak istiyorsanız, lütfen aradığınız saate dikkat edin. Saat 17.00den sonra aramayın. Saat 22.00 ye kadar mesaj atabilirsiniz. Müsait olduğumda size geri dönüş yaparım. 

30. "Ne! Nasıl olur!!!"
Durun, sakin olun. Çocuğunuz okul/öğretmen/arkadaş içerikli olumsuz bir olaydan söz ettiğinde hemen "Yarın ben gidip sorarım hesabını" triplerine girmeyin. Büyük olasılıkla çocuğunuz sadece kendi hissettiklerini anlatıyordur. Bir de diğer çocuğu ya da öğretmeni dinlemek daha olumlu bir davranış olacaktır. 

Çocuğunuzun olanı biteni yanlış anlayıp size de yanlış aktarmış olabileceği ihtimalini es geçmeyin. Fevri hareket ederseniz ve durum hiç de sizin duyduğunuz gibi değilse çok mahcup olursunuz. O yüzden soğukkanlı olmakta ve durumu uygun bir dille öğretmenle paylaşmakta yarar var. Evet biliyoruz o sizin en değerliniz, ama emin olun benim için de çok değerli. Onlar artık benim de çocuğum :)

31. Anne burada indirim var yazıyor"
Bu tip durumlarla çok karşılaşacaksınız. Çocuğunuz okumaya başladığı ilk zamanlar, bambaşka bir dünyaya adım atmanın heyecanıyla, gördüğü her şeyi okumaya çalışacak. Bu konuda onun en büyük yardımcısı yollarda gördüğümüz tabelalar olacak.

Olur da sizin ufaklık arabada giderken tabela falan okumaya çalışırsa, tabii aceleniz yoksa, durdurun arabayı ve onunla birlikte okuma çalışması yapın. Okuduğu her sözcük onu hem çok sevindirir hem de özgüvenini artırır. Bu ya da benzer bir şey, sair zamanlarda da birlikte yapabileceğiniz güzel bir ev dışı aktivite olabilir. Çocuklar keşfetmekten hoşlanır. Keşfettikçe motive olur. keşfettikçe derslerini okulunu daha çok sever. Keşfetmenin heyecanını, zevkini yaşadıkça sizin okulla ödevle davranışlarıyla ilgili sıkıntılarınız bitecek.

Örneğin televizyondaki hızlı akan alt yazıyı okuyabilen çocuk benim için okumaya geçmiş çocuktur ama sakın bu konuda onu zorlamayın. bırakın bunu kendisi keşfetsin. Çocuğunuzu önden önden ilerletmeye çalışıp da çocuğun kendi keşfetmesinden yaşayacağı zevki elinden almayın.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

BİRİNCİ SINIF VELİSİ OLMAK

 

BİRİNCİ SINIF VELİSİ OLMAK

Birinci sınıf çocuğunun anne babası olmak zor iştir. Sabır ve emek ister.

Bilirsiniz ki; “Emeksiz yemek olmaz.”

Öyleyse, bizler de sabırlı olup emek sarf edeceğiz. Birlikte başaracağız bu yıl yapılacak çalışmaları…

Birlikte yapıp, birlikte öğreneceğiz.

Benim çocuğum başaramıyor, diğerlerinden geri kalıyor…

Ana sınıfına da gitmemişti zaten…

Yaşı da küçük diğerlerine göre…    

Gibi bir çok soru kafanızı hala kurcalamakta.. Bunun farkındayım.  İçinizde birçok kaygılarınız var. Acabalar kafalarınızı kurcalıyor. Ne olacak, nasıl başaracaklar, acaba benim çocuğum öğrenebilecek mi?

Bunlar haklı kaygılarınız. Fakat sürekli bu kaygıları taşırsanız, çocuğunuza faydalı olamazsınız.. Yukarıda da belirttiğim gibi, 1. Sınıf çocuğunun anne babası olmak zordur. Sabır ister, metanet ister, azim ister… En önemlisi; çocuğunuzu canı gönülden sevmek ister. İçinizde onu geleceğe hazırlama duygusunun yeşermesini ister.

Çocuğumuzu geleceğe hazırlamak demek; onun bütün işlerini ve görevlerini sizlerin yapması demek değildir. Eğer sizler çocuğunuzun gelecekte

Ø Vatanını ve milletini seven biri olmasını;

Ø Kendi ayakları üzerinde durabilmesini;

Ø Sorumluluklarını bilen birisi olmasını;

Ø Dürüst ve sözüne sadık biri olmasını;

Ø İnsanları sevmesini ve kardeşlik duygularının gelişmesini;

Ø İşine, eşine, ailesine, vatanına biri olmasını istiyorsanız; öncelikle çocuğunuzu sevin.

Ø Ona sevginizi belli etmekten kaçınmayın.

Ø Onu başkalarıyla kıyaslamayın.

Ø Çocuğunuzu sadece başarılı olduğu zaman sevmeyin.

Onun,  sizin çocuğunuz olduğu için mutluluk duyduğunuzu belirtin. Başarılar, mutlu ortamlarda yetişen çocuklarda daha fazla görülür.

Sevgimizi onlara daima sunalım.

Sevgimizi sunmak için yarınları ve onların sürekli başarılı olmalarını beklemeyelim. Bir bakarsınız ki, sevginizi söylemek için geç kalmış olabilirsiniz.

Ø Çocuklarınızı başkalarıyla kıyaslamayın.

Ø Onları hiçbir zaman küçük görmeyin.

Ø  Çocuklarınınız kapasitesinin üstünde beklentiye girmeyin, çocuğunuzu az çok tanıyorsunuzdur. Yapabileceğini bildiğiniz halde yapamıyorsa teşvik edin. Uğraşıp ta yapamıyorsa önemli olan onun denemesi olduğunu, uğraşması olduğunu vurgulayın

Ø  Çocuğun başarısı da başarısızlığı da kendisinindir. Çocuğunuzu kendinizle karıştırmayın.

Ø  Çocuk yazamadığı zaman ve zorlandığı zaman onu hırpalamayın, bağırmayın, kızmayın. Yapamıyorsa elinden tutarak gösterin sonra bırakın, kendisi denesin. Yapamıyorsa sayfanın başına tıpkı öğretmenin sınıfta yaptığı gibi kırmızı kalemle birkaç şekli(çizgi çalışmaları ) siz çizin diğerlerini çocuk yapsın.

Ø  Ancak bu arada çocuk yazamıyor diye onun ödevlerini sakın üstlenmeyin, sonra sizin için sıkıntı kaynağı olur, nasıl olsa yazmasam da evde yazacak birisi var diye hareket eder.
Çocuğu genelde ödüllendirin iyisini çizdiği veya yazdığı zaman “AFERİN, GÜZEL OLUYOR” diye teşvik edin.

Ø  Sık sık dinlenmesine müsaade edin. Özellikle hareketli çocuklar için 15-20 dakikada bir 5 dakika ara verin, dinlensin.

Ø  Çocuğunuzu kardeşleri veya arkadaşları ile kıyaslamayın. Sadece kendisinin önceki durumu ile kıyaslamanız daha doğru olur. Ör: Önceden şu şekli yapmasını bilmiyordun ama bak şimdi ne güzel oluyor vb.

Ø  Çocuğunuzda okula geleceği saatlerde karın ağrısı, kusma, baş ağrısı v.b. şikâyetler duyuyorsanız mutlaka rehberlik servisine getirin.

Ø  Ders çalışma saati belirleyin. Her gün aynı köşede ve aynı saatte başlamasına teşvik edin ki, o saati alışkanlık haline getirsin. Ancak eve gelir gelmez de ödevini yap, hadi çabuk gibi sözlerle çocuğunuzu sıkıştırmayın .

Ø  Çocuğunuz sayfaları genelde atlıyorsa, verilen şekle genelde benzetemiyorsa, sayfanın bir başı bir ortası bir sonundan yazıyorsa ve yazarken çok zorlanıyorsa rehberlik servisine getirilmesinde fayda olacaktır.

Ø  Sınıf öğretmeni hakkında olumsuz düşünceleriniz varsa sakın bunu çocuğunuzun yanında söylemeyin ki çocuğun öğretmenini benimsemesi zorlaşmasın.

Ø  Öğrenmesi için sınıfta kurallara uyması ve öğretmenini dinlemesi önemlidir.

 

GÜLER YÜZ, TATLI DİL;

İNSANI HER ZAMAN, HER ZORLUKTA MOTİVE EDER VE BAŞARIYA GÖTÜRÜR.

 

İLKOKUL 1. SINIF- ilkokul 1. sınıfa giden çocuklarımızın başarılı bir okul yaşamı sürdürebilmeleri için ailelerin atabileceği adımlar

 Çocuklarımızın eğitimi ve gelişimi, her aile için büyük bir önem taşır. Özellikle ilkokul 1. sınıf, çocuklarımızın okul hayatına ilk adımlarını attıkları önemli bir dönemdir. Bu dönemde çocuklar, temel eğitim ve yaşam becerilerini kazanırken, duygusal, zihinsel ve sosyal olarak büyümeye başlarlar. Bu nedenle, çocuklarımızın bu dönemi sağlıklı ve mutlu bir şekilde geçirmelerine yardımcı olmak büyük bir sorumluluktur.

Bu yazıda, ilkokul 1. sınıfa giden çocuklarımızın başarılı bir okul yaşamı sürdürebilmeleri için ailelerin atabileceği adımları ele alacağız. Her bir başlık altında, çocuklarımızın eğitimine ve gelişimine katkı sağlayacak önerileri detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Unutmayalım ki her çocuk farklıdır, bu nedenle bu önerileri çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre uyarlayarak uygulamak önemlidir. İşte ilkokul 1. sınıf çocuklarına destek olmanın 17 yolu.

  1. Çocuğunuzu Okula Hazırlayın: Çocuğunuzu okula hazırlamak, onun için olumlu bir başlangıç yapmasına yardımcı olacaktır. İlkokula giden çocuklar için bu, uygun okul malzemelerini temin etmek, okul kıyafetlerini hazırlamak ve belki de okula alıştırma ziyaretleri yapmak anlamına gelebilir. Bu, çocuğunuzun okulun fiziksel gereksinimlerine uygun şekilde başlamasını sağlar.

  1. Okul Öncesi Okuma Yazma Öğretimi Yapmayın: Okul öncesi dönem, çocukların keşfetmeye, oyun oynamaya ve meraklarını geliştirmeye odaklandıkları bir zamandır. Bu dönemde okuma ve yazma konularında baskı yapmak yerine, çocuğunuza keyifli bir öğrenme ortamı sunun. Hikayeler okuyun, matematik oyunları oynayın ve meraklarını cevaplamak için soruları teşvik edin. 
  1. Öğretmenle İş Birliği İçinde Olun: Çocuğunuzun öğretmeniyle iş birliği yapmak, onun eğitimini desteklemek için kritik bir adımdır. Öğretmenle düzenli iletişimde olun, veli-öğretmen toplantılarına katılın ve çocuğunuzun sınıf içindeki ilerlemesini yakından takip edin. Öğretmen, çocuğunuzun ihtiyaçlarını daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir. 
  1. Ev Ödevlerine Yardımcı Olun: Çocuğunuzun ev ödevlerine destek olun, ancak ona sorumluluk kazandırmayı unutmayın. Ödevlerini yaparken gerekli rehberliği sağlayın, ancak kendi işini yapma becerisini geliştirmesine fırsat verin. 
  1. Okulda Başarılı Olması İçin Ona Güven Verin: Çocuğunuza inanın ve ona güven duygusu aşılayın. Onun yeteneklerini takdir edin ve başkalarıyla kıyaslamak yerine kendi potansiyelini vurgulayın. Başarısızlıkla karşılaştığında, motivasyonunu artırarak ve cesaretlendirerek ona destek olun. 
  1. Kıyaslama Yapmayın: Her çocuk farklıdır ve kendi hızında ilerler. Başkalarıyla kıyaslamak yerine, çocuğunuzu kendi potansiyelini keşfetmeye teşvik edin. Unutmayın ki herkesin güçlü ve zayıf yanları vardır. 

  1. Okulda Öğrendiklerini Destekleyin: Çocuğunuzun okulda öğrendiklerini evde pekiştirin. Kitap okuma alışkanlığı kazandırın, matematik oyunları oynayın ve bilgiyi günlük yaşamla ilişkilendirin. Bu, öğrenmeyi eğlenceli ve anlamlı hale getirecektir.
  1. Sosyalleşmesine Yardımcı Olun: Sosyal beceriler, çocuğunuzun okul yaşamında ve gelecekteki hayatında kritik bir rol oynar. Çocuğunuzun arkadaşlık ilişkilerini destekleyin, oyun gruplarına katılmasını teşvik edin ve empati ve paylaşma gibi becerileri geliştirmesine yardımcı olun. 
  1. Kişisel Bakım Becerilerini Geliştirmesine Yardımcı Olun: Tuvalet alışkanlıkları, el yıkama, giyinme gibi temel kişisel bakım becerilerini geliştirmesine destek olun. Bu, çocuğunuzun okulda daha bağımsız ve özgüvenli olmasına yardımcı olacaktır. 
  1. Düzenli Uyku ve Beslenme Düzenine Özen Gösterin: Çocuğunuzun sağlığını önemseyin. Düzenli uyku alışkanlığı kazandırın ve dengeli bir beslenme düzeni sağlayın. Sağlıklı bir vücut ve zihin, başarıyı destekler. 
  1. Duygularını İfade Etmesine Yardımcı Olun: Çocuğunuzun duygusal gelişimini desteklemek, onun okul başarısını etkileyebilir. Ona duygularını ifade etme ve başkalarının duygularını anlama becerilerini öğretin. 
  1. Hatalarından Ders Almasına Yardımcı Olun: Hataların birer öğrenme fırsatı olduğunu vurgulayın. Çocuğunuzun hatalarından korkmadan öğrenmesine yardımcı olun. Olumlu bir tutum geliştirmesi için ona rehberlik edin.

  1. Özgüvenini Destekleyin: Çocuğunuza özgüven kazandırmak, onun hayatının temel bir parçasıdır. Onun yeteneklerini ve başarılarını takdir edin. Ona kendi kararlarını alma ve sorumluluk alma fırsatı verin. Onun kendi başına başa çıkabileceğine dair inancınızı yansıtın. Bu, özgüvenini artırmanın önemli bir yoludur. 
  1. Kaliteli Zaman Geçirin: Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirmek, ilişkinizi güçlendirmenin ve birlikte eğlenmenin bir yoludur. Aile etkinlikleri düzenleyin, parka gitmek, doğada yürüyüş yapmak veya sanatsal projelerde bulunmak gibi aktiviteleri birlikte yapın. Bu, çocuğunuzun size olan bağını artırır ve onunla derin, anlamlı bağlar kurmanıza yardımcı olur.
  1. Okulda Yaşadığı Sorunları Dinleyin: Çocuğunuzun okulda yaşadığı sorunları dinlemek ve ona destek olmak, onun duygusal gelişimine büyük katkı sağlar. Onun günlük okul deneyimlerini paylaşmasına izin verin ve sorunlarını ciddiye alın. Onun endişelerini ve başarılarını anlamaya çalışın. Ona her zaman açık bir kulak sunarak duygusal bağınızı güçlendirin. 
  1. Sabırlı Olun: Her çocuğun kendi hızında büyüdüğünü ve öğrendiğini unutmayın. Gelişimleri farklılık gösterebilir ve bazen sabır gerektirebilir. Çocuğunuzun yaşına ve beceri seviyesine uygun beklentilere sahip olun. Hataları ve zorluklarıyla başa çıkarken ona rehberlik edin ve sabrınızı koruyun. 
  1. Okul Hayatını Takip Edin: Çocuğunuzun okul hayatını yakından takip etmek, onun eğitimini desteklemenin önemli bir parçasıdır. Sınav sonuçlarına, öğretmenle olan iletişime ve öğrenme ilerlemesine dikkat edin. Okulunuzun düzenlediği etkinliklere katılmak, veli-öğretmen toplantılarına iştirak etmek ve çocuğunuzun öğrenme sürecini yakından izlemek, onun başarısını artırmada yardımcı olabilir.

Çocuklarımızın okula başlaması, onların hayatlarında önemli bir dönüm noktasıdır. İlkokul 1. sınıf, çocukların temel eğitim ve kişisel gelişimleri için kritik bir zaman dilimidir. Onları bu yolda desteklemek ve motive etmek, ailelerin büyük bir sorumluluğudur. 

Çocuğunuzun okul hayatını desteklemek, uzun vadeli bir yatırımın bir parçasıdır. Bu süreçte sabır, anlayış ve sevgi, en önemli araçlarınızdır. Unutmayın ki her çocuk farklıdır, bu nedenle çocuğunuza özgü ihtiyaçlarına ve becerilerine odaklanarak onu desteklemek en etkili yoldur. Başarılı bir ilkokul 1. sınıf deneyimi, sadece çocuğunuzun geleceğini şekillendirmekle kalmaz, aynı zamanda onun özgüvenini ve yaşam boyu öğrenme isteğini geliştirmesine yardımcı olur.


🌟 Eğlenceli Öğrenme: Oyunlar aracılığıyla zeka ve beceri gelişimini destekleyin. Çocuğunuz, pek çok konuyu keyif alırken öğrenecek. 

🤝 İşbirliği ve Takip: Öğretmenlerle daha yakın bir iletişim sağlayarak çocuğunuzun ilerlemesini gözlemleyin. 

 🧠 Kişiselleştirilmiş İlerleme: Her çocuk farklıdır. 

 📊 Ödüllü Başarı: Her başarı, çocuğunuzun özgüvenini artırır. 

 📚 Bilgiyi Güçlendirin: Okulda öğrenilenler, evde tekrar edilir. Çocuğunuzun geleceği, bugünden başlar.

ÇOCUK ve KiTAP

ÇOCUK ve KiTAP

Çocuklar için kitap seçimi büyük sorumluluk. Lütfen kulaktan dolma, 40 tanesi 20 lira diye, siz çocukken okuduğunuzda çok ağladınız diye, arkasında sınavları var diye çocuklar için kitap seçmeyin.
Biliyorum hepiniz çocuklar kitap okusun istiyorsunuz.

O zaman işe çocuk kitapları okuyarak başlayın. Önce 40 tanesi 20 lira olanlardan başlayın siz de 😉 Üstünde kocaman kocaman DEĞERLER EĞİTİMİ yazanları okuyun, keyif aldınız mı devam edip serinin tamamını okumak istiyor musunuz bir bakın...

O kitaplardan bir de sınav yapın kendinizi hatta test olsun, testi geçemezseniz aynı kitabı bir daha okumak zorunda kalın:))

Sonra güzel bir kitap fuarına, kitap evine, kitap kafeye gidin kalın kapaklı bol resimli, kapağında ya da arka sayfasında anafikri dikte edilmemiş güzel bir kitap seçin , bir de kahve için...
Yaşsız , sınıfsız kitaplar keşfettim ben hatta tüm büyükler de okumalı. Dedim ya çocuklar için kitap seçmek , önermek büyük sorumluluk, çalışıyorum ,okuduğum her kitap öyle değerli ki her birine özel başlık açmak istiyorum, belki bir blog...

Çocuklar için 20 liraya aynı 40 kitaptan 30 tane kitap alıp , sınav yapacağınıza, başlığında değerler eğitimi yazmayan değerleri içinde gizli kalan 30 kitaplık kitaplık oluşturun.

Zorla okutmayın bırakın kendileri seçsinler.
Okuduklarını sınav yaparak değil sorgulayarak anlayın ...
Her çocuk aynı kitabı okumaktan zevk almayabilir, kitaplardan istemediklerini yarım bırakma hakkı verin...
Öneri kitap listesinin güncel halini şimdi inceleyin

Fatih Erdoğan, Mavisel Yener, Tulin Kozikoğlu kitaplarını okuyun, daha sonra güzel kitap nasıl olur anlayacaksınız.