BİRİNCİ
SINIF VELİSİ OLMAK
Birinci
sınıf çocuğunun anne babası olmak zor iştir. Sabır ve emek ister.
Bilirsiniz
ki; “Emeksiz yemek olmaz.”
Öyleyse,
bizler de sabırlı olup emek sarf edeceğiz. Birlikte başaracağız bu yıl
yapılacak çalışmaları…
Birlikte
yapıp, birlikte öğreneceğiz.
Benim
çocuğum başaramıyor, diğerlerinden geri kalıyor…
Ana
sınıfına da gitmemişti zaten…
Yaşı
da küçük diğerlerine göre…
Gibi
bir çok soru kafanızı hala kurcalamakta.. Bunun farkındayım. İçinizde birçok kaygılarınız var. Acabalar
kafalarınızı kurcalıyor. Ne olacak, nasıl başaracaklar, acaba benim çocuğum
öğrenebilecek mi?
Bunlar
haklı kaygılarınız. Fakat sürekli bu kaygıları taşırsanız, çocuğunuza faydalı
olamazsınız.. Yukarıda da belirttiğim gibi, 1. Sınıf çocuğunun anne babası
olmak zordur. Sabır ister, metanet ister, azim ister… En önemlisi; çocuğunuzu
canı gönülden sevmek ister. İçinizde onu geleceğe hazırlama duygusunun
yeşermesini ister.
Çocuğumuzu
geleceğe hazırlamak demek; onun bütün işlerini ve görevlerini sizlerin yapması
demek değildir. Eğer sizler çocuğunuzun gelecekte
Ø Vatanını ve milletini seven biri
olmasını;
Ø Kendi ayakları üzerinde
durabilmesini;
Ø Sorumluluklarını bilen birisi
olmasını;
Ø Dürüst ve sözüne sadık biri olmasını;
Ø İnsanları sevmesini ve kardeşlik
duygularının gelişmesini;
Ø İşine, eşine, ailesine, vatanına biri
olmasını istiyorsanız; öncelikle çocuğunuzu sevin.
Ø Ona sevginizi belli etmekten
kaçınmayın.
Ø Onu başkalarıyla kıyaslamayın.
Ø Çocuğunuzu sadece başarılı olduğu
zaman sevmeyin.
Onun, sizin çocuğunuz olduğu için mutluluk
duyduğunuzu belirtin. Başarılar, mutlu ortamlarda yetişen çocuklarda daha fazla
görülür.
Sevgimizi
onlara daima sunalım.
Sevgimizi
sunmak için yarınları ve onların sürekli başarılı olmalarını beklemeyelim. Bir
bakarsınız ki, sevginizi söylemek için geç kalmış olabilirsiniz.
Ø Çocuklarınızı başkalarıyla
kıyaslamayın.
Ø
Onları
hiçbir zaman küçük görmeyin.
Ø Çocuklarınınız
kapasitesinin üstünde beklentiye girmeyin, çocuğunuzu az çok tanıyorsunuzdur.
Yapabileceğini bildiğiniz halde yapamıyorsa teşvik edin. Uğraşıp ta yapamıyorsa
önemli olan onun denemesi olduğunu, uğraşması olduğunu vurgulayın
Ø Çocuğun başarısı da
başarısızlığı da kendisinindir. Çocuğunuzu kendinizle karıştırmayın.
Ø Çocuk yazamadığı
zaman ve zorlandığı zaman onu hırpalamayın, bağırmayın, kızmayın. Yapamıyorsa
elinden tutarak gösterin sonra bırakın, kendisi denesin. Yapamıyorsa sayfanın
başına tıpkı öğretmenin sınıfta yaptığı gibi kırmızı kalemle birkaç şekli(çizgi
çalışmaları ) siz çizin diğerlerini çocuk yapsın.
Ø Ancak bu arada çocuk
yazamıyor diye onun ödevlerini sakın üstlenmeyin, sonra sizin için sıkıntı
kaynağı olur, nasıl olsa yazmasam da evde yazacak birisi var diye hareket eder.
Çocuğu genelde ödüllendirin iyisini çizdiği veya yazdığı zaman “AFERİN, GÜZEL
OLUYOR” diye teşvik edin.
Ø Sık sık dinlenmesine
müsaade edin. Özellikle hareketli çocuklar için 15-20 dakikada bir 5 dakika ara
verin, dinlensin.
Ø Çocuğunuzu
kardeşleri veya arkadaşları ile kıyaslamayın. Sadece kendisinin önceki durumu
ile kıyaslamanız daha doğru olur. Ör: Önceden şu şekli yapmasını bilmiyordun
ama bak şimdi ne güzel oluyor vb.
Ø Çocuğunuzda okula
geleceği saatlerde karın ağrısı, kusma, baş ağrısı v.b. şikâyetler duyuyorsanız
mutlaka rehberlik servisine getirin.
Ø Ders çalışma saati
belirleyin. Her gün aynı köşede ve aynı saatte başlamasına teşvik edin ki, o
saati alışkanlık haline getirsin. Ancak eve gelir gelmez de ödevini yap, hadi
çabuk gibi sözlerle çocuğunuzu sıkıştırmayın .
Ø Çocuğunuz sayfaları
genelde atlıyorsa, verilen şekle genelde benzetemiyorsa, sayfanın bir başı bir
ortası bir sonundan yazıyorsa ve yazarken çok zorlanıyorsa rehberlik servisine
getirilmesinde fayda olacaktır.
Ø Sınıf öğretmeni
hakkında olumsuz düşünceleriniz varsa sakın bunu çocuğunuzun yanında söylemeyin
ki çocuğun öğretmenini benimsemesi zorlaşmasın.
Ø Öğrenmesi için
sınıfta kurallara uyması ve öğretmenini dinlemesi önemlidir.
GÜLER YÜZ, TATLI DİL;
İNSANI HER ZAMAN, HER ZORLUKTA MOTİVE EDER VE BAŞARIYA GÖTÜRÜR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder